Sayfalar

9 Kasım 2015 Pazartesi

Ali Kemal'ime

Sezen Aksu nasıl güzel yazmış ' Hiç ummazdım oldu, hediye gibi geldin Hoş geldin...
Seni nasıl anlatayım evlat? Gayret ettin,direndin ve girdin hayatımıza. Ve işte bu yüzden halanın da dediği gibi kahramanımızsın..
Henüz birkaç dakikalık iken yeşil örtünün içinden görünen minicik yüzünle değil babanın seni tanımayanların bile merakı, tebessümü oldun..
Kızım, ilk gözağrım onun yerini asla alamazdın, onun sevgisini asla geçemezdin.. Öyle ya o annesinin gözünde akmaya hazır halde bekleyen gözyaşı, nazlı bebeği, kıymetlisiydi.. Ne oldu biliyor musun ? Utandım, böyle düşündüğüm için utandım. Meğer evlat ayırt edilmezmiş , aynı derecede sevilirmiş, aynı hissiyatı, aynı heyecanı  yaşatırmış. Yaş aldıkça tahammül azalır derler ya hani ağlamaların bile tebessümüm oldu. Sen de gaz sancısı cekersin, huysuzlanırsın, gece-gündüz uykuların yer değiştirir ama ben doyamam her haline...
Şimdi süt kokan gıdını çokca koklayıp, yumuk ellerini bolca öpüp, annenin yüreğini kabartan çipil gözlerine doya doya bakıp, sana aşkla sarılma zamanı...
Her hali güzel evlatcım, Rabbime sonsuz şükür sebebi oğlum,  güleç yüzlüm, miss kokulum, pamuğum ne iyi ettin de girdin hayatımıza..


26 Nisan 2015 Pazar

Katılma-nefes tutma halimiz

Henuz birkac aylikken farkettigimiz 3 yaşına girmesine rağmen halen devam eden bir durumumuz mevcut; katılma- nefes tutma (breath-holding spell) olarak adlandırılan aglarken morarma hali..
Meğer bu durum 1yasinda iken super luks!! hastanedeki doktorun akillara zarar 'edepsizliginden yapiyor' yorumuyla hic alakali degilmis.
Meğer bu durum bebeklerin eğer kalbinde ve kan değerlerinde bir sorun yoksa ağlamamayı ,nefeslerini sadece dısarı verdikleri icin ve vucuda girmesi gereken oksijen o esnada nefes almadiklari icin giremediginden oluyormus. Zamanla yani buyudukce yani aglarken nefes alip vermeyi ogrendikce gececekmis bu da 7-8 yaslarina  denk geliyormus. Mütevazi hastanedeki rutin kontrolunu yapan ve baska bir hastanede ekosunu ceken doktor abilerimiz soyledi. Yakin ilgileri ile de biz anne-babayi kendilerine hayran biraktilar.
Bu durum ile ilgili en onemli olan bir notu da eklemeden bitirmeyeyim yazimi. Katilma hallerinde kalbe oksijen gitmedigi icin bayilmalar olabiliyor. Ancak bayginlik geciren bebek nefes alip verme rutine donecegi icin kendine hemen geliyor. Aglarken ayakta olmasindan sakinmali ve cocugu hemen oturtmali. Aglarken ayakta olup da bayilan cocugun kafasini sert biyere carpmasi olume bile sebebiyet verebilir.
Kızımdaki sonuc da şu; her iki doktor abisinden övgüler ve masallah lar aldı, doktor abilerinden birine resim yapacağına söz vermisti onu da yaptı. Cok şükür durumu gayet iyi  hic bir sıkıntı yok. Sadece ağlamayı öğrenmemiz gerekiyor hepsi bu..


12 Mart 2015 Perşembe

Mucizem var; simdilik sadece benimle..

Nazli olduğundan anladim farklı olduğunu. Ben yoruldukca sen uyardin. Sabret, güçlü ol bebeğim acele etme, zamanını bekle. Sen yaradanın bir lütfusun, bize ikinci kez bahşettiği lütuf.. Soranlarin ' henüz erken daha zamani var' cevabini aldığı, hiç ummadigimiz bir zamanda geldin. Hoşgeldin evlatcığım.. Varlığını geç öğrendik, önce bir şok sonra bir boşluk ve sonra kabullenme ve yaradana sonsuz şükür.. Ne de güzelmiş yeniden yaşıyor olmak... Aslinda ilk zamanlar kizima haksizlik mi ediyorum ya ona fazla vakit ayiramazsam ya ona kardesi yuzunden bagirirsam kalbini kirarsam diye kafamda turlu dusunceler biriktirmedim degil.. Yok ettim, hepsini sildim attım .. Bir kardeşi olacak güzel kızımın bundan daha guzel ne olabilir ki ?
Bu kalp yine ayni hissiyat icinde, yeniden heyecanli, icimdeki varlik aslinda her zaman sukretmek icin ne kadar cok sebebin oldugunu hatirlatan bir vesile.. Minicik hareketlerimiz var aynı heyecanı veren ve yine hisseden ben, tarif ile anlamaya çalışan heyecanli baba. Güzel herşey cok güzel ,simdi dünyaya geleceğin günü beklemek zamanı.. Duam sağlıkla dünyaya gelmen oğlum..


10 Ocak 2015 Cumartesi

Kurtul artık şu hallerden..



Aman ne var canım, buldumcuk olmayın hiç mi çocuk büyütmedik, bizim zamanımızda o -bu- şu mu vardı; çimdik de yedik, yalnız da kaldık ne var yani büyümedik mi, büyütmedik mi? Değil işte , o öyle değil; arada bir fark var . Çalışan anne olmak… 24 saat kızımla beraber olsam bu kadar hassas davranmayabilirdim , BELKİ.. Maalesef ki sürekli bir vicdan muhasebesi yapmaktayım kendimle. Bazen öyle anlar oluyor ki işimin de vermiş olduğu gereğinden fazla stresle beraber tahammül sınırım aşılabiliyor ve çocuğuma bağırıyorum. Sonrasında dinmek bilmez kalp sızısı; sabah işe gelir çocuğumun uyanma saatini bekler vaktini kaçırmadan muhakkak arar sesini duyar içimi ferahlatırım. İstisnasız bu hep böyle. Sonra kayınvalidemin telkinleri , ya da bazen 'size naz yapıyor çocuğun nazını çekemiyorsunuz' serzenişleri ..

Hızlı büyüyorsun kızım ve özlüyorsun biliyorum. Akşam bize kalan bir kaç saat sana yetmiyor artık seni anlıyorum. Çok hızlı da öğreniyorsun sana neyi hangi kısıtlı zamanda öğreteceğimi bilmiyorum. Bir söylenme hali değil bu yetememezlik hissiyatı. Belki çalışmıyor olsam da hissiyat yine aynı olacak . Bu sefer de olanak kısıtlanacak diye yine bir vicdan muhasebesi hali, yine bir yetememezlik durumu. Öyle hissediyorum ki bu durum hep var olacak.. Durum çok mu vahim ? Tabi ki değil. Çok mutlu, sevgisini değil anne-babasına oyuncaklarına bile söyleyen, bana göre yetmeyen zamanlardan bile kendine sevinçler çıkarabilen , gayesi oyun oynamak , yemek-içmek, naz yapmak, çığlık atmak , gülmek-ağlamak, uyumak ve büyümek olan bir çocuğum var. Sadece varlığı bile mutlu olmam için bir sebep. Her zaman belirttiğim gibi büyük şükür sebebim iyi ki var dediğim, senden önce neymişim ki dediğim bir evladım var.

Sanıyorum ki -altını çiziyorum- anne olmanın bana kazandırmış olduğu takıntılarım, panikliğim, yanımda olmadığı zamanlarda evin içinde olan bebem için türlü felaket senaryoları üreterek içimi kararttığım vahim durumum, gözümden akmaya hazır halde bekleyen bir damla yaşım da olmak üzere tüm paranoya hallerimle yaşamaya devam edeceğim, şimdilik yaklaşık 3 yıldır böyleyim ; azalarak bu hallerimden kurtulmayı ümit ediyorum..

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Ortaya karışık..

Bu yazımda da kızımla yaşadığım minik diyalogları ve eğitim hallerimizi, edinmiş olduğumuz ve yitirme tehlikesi yaşadığımız uyku karmaşasını paylaştım. Bir de yazın vermiş olduğu rehavet ile uzun süredir yazmadığımı farkettim, profesyonel olmayan bir blogger için o kadar olacak tabi diyebiliriz değil mi ?

İşe başlayınca teyzemiz bakarken zorlanmasın diye zorla alıştırdığım emziği nasıl mi bıraktırdım? Burada kendimi aradan çıkartıyorum bana kalsaydı belki de hala emzik kullanıyordu. Zaten uzun bir süredir gündüzleri emzik kullanmıyordu, sadece gece uyku vakti geldiğinde fena halde istiyordu. Birgün yine bir uyku vaktinde evde hiçbir emziğin olmadığını farktetiim , kayınvalidem hepsini saklamış 'emziksiz uyuyacağız' dedi. Uyudu da ancak sabaha kadar o kadar çok uyandı ki ben uykusuz ve bitkin bir halde işe gitmektense saklanan yerden alıp verdim. Bu durumu farkeden kayınvalidem emziği bana söylememek üzere saklayınca ben 'tembel anne' sabaha kadar uyumadım, nesli uyumadı ve kayınvalidem uyumadı. Ve sadece 2 gün sonra artık emzik kullanmıyordu. Kızımın bağımlı olduğu bir parçadan bu kadar kısa bir sürede kurtulmuş olması benim için büyük şans. Kayınvalideme bu durum sebebi ile tekrar teşekkür ediyorum.

Tuvalet egitimi mi , o da neymiş ki.. ben tembel anne yok daha hazir degil deyip duruyordum,meger benimki dünden raziymis. Sadece bir gun bezi cikardim gun boyu sordum bol bol da halilari parkeleri pisletti, ben devam ettim ısrarla baglamadım bezini sonraki gun bir iki kez yapiverdi , bu şekilde bir kac gun sonra bir baktik ki akilli kizim gayet guzel söylüyor tuvaletini, hatta kendisi bile taytini indirip yarı üstüne yari tuvaletine yapiveriyor. Hic bu kadar kolay olacagini tahmin etmezdim bu cok onemli egitimin. Bin bir hevesle aldığım müzikli, eğlenceli tuvaletinin ,değeri 10 tl bile olmayan klozet aparatı kadar etkili olmadigini da belirteyim. Tuvalet bilinci tamamen cocugun bunu kapabilme becerisi ve kendini hazir hissetmesi ile alakali, cocugumuza bu konuda da saygi duymali onu asla zorlamamaliyiz sonrasinda hersey iste ayni bizim hikayemizde oldugu gibi kendiliginden gelisiveriyor.

Tabi , yaz geldi hava oldukca gec karariyor uyku vakti de oldukca gecikiyor, zaten uykusu geldiginde kendiliginden odasina gecip uyumak gibi bir adeti olmayan kizina havalarin vermis oldugu bir rehavet hali ile tam uyku sıkıstırdıgı vakit mudehale edersen sonuclarina katlanirsin, odasina gecip yatagini hazirlamam 2 dk bile surmemesine ragmen olaganustu bir katilma hali yasadik haydi hayirli olsun sukur ki nefesini vaktinde topluyor simdi napayim ben kendi tembelligime mi kizayim ,hanimefendicigimin durup dururken katilmasina mi? Bu bana ders olsun ozene bezene inatla ve israrla koymus oldugun aksam 9 uyku kuralini kendin bozmak istersen iste boyle geri teper ...
Bilmeyenler icin katilma hali cocugun aglarken nefes alamayarak morarmasi malesef..


-anne top oynayabiliymiymiyim ( dikkat oynayabilir miyim i bu kadar uzatiyoruz )
-yarin oynayalim kizim hergun olmaz ki
-yolur anne yoluur yoluur
nasil yani kim ogretti ki sana bu rica halini ne diyeyim ki simdi bilemedim bu ricaya kim hayır diyebilir, haydi butun toplar kuvete suda oyun olsun Nesli'ye o derece cok seviyor ha tabi oyun sonu yıkanma faslını saymazsak tahmin edildiği üzere basa su döküldü mü koptu küçük kıyamet .. Sonuc hıh sana küstüm deyip kollarini bağlayan tos tos bir Nesli. Bu kadar da sevimli olunmaz ki...

-kizim cisin var mi
-yok anne
-kakis var mi
-yok anne
-emin misin kizim
-tabiki de eminim
Ahh bu kelimeleri nerden biliyorsun da birleştiriyorsun kızım..Akil küpüm benim maşallah sana Allahım esirgesin seni.



10 Mayıs 2014 Cumartesi

Anneler Günü Sevinci

Öğrendim kızımla bir çok şeyi ve şimdi çok daha başka kızımla yaşadıklarım nasıl da tadı çıkıyormuş hayatın; ne ağlak ne paranoya bir anne imişim. O ağlar ben de ağlardım en büyük sorun işe giderken bina kapısından çıkar başlardım ağlamaya, baktım ki bu işin sonunu getiremeyeceğiz sabırla bıkmadan istisnasız hergün, anladı-anlamadı anlattım anlattım anlattım ve bir de baktım ki bir gün 'güle güle anne' diyor bana ağlamıyor da . Bu muydu yani bu kadar kolay mıydı? Evet bu kadar kolay herşey bizde bitiyor, canımızın parçası evlatlarımıza ailenin maskotu değil de bir bireyi gibi davranmaya başladığımız zaman anladım ki herşey çok daha güzel oluyormuş .
Bugün yaşamışım gibi aklımda  sabahlara kadar uykusuz kaldığım, her aşı gününde onunla beraber ağladığım , doktor kontrollerinde rahat durması ve ağlamaması için uğraş verip kan ter içinde kaldığım,  her sabah o uykuda iken işe giderken vicdan azabı yaşadığım günlerim.. Ya yetemezsem düşüncelerim, felaket senaryolarım (gözümün önünde iken bile felaket senaryosu üretebiliyordum bu kadar paranoya idim)..
Hayatı kendimize de çocuğumuza da zor hale getirmeye hiç gerek yok, bırakalım zaman zaman kendi istediği saatte uyusun, bırakalım 3 -5 öğünü dengesiz yesin, bırakalım taş, çakıl kum,çamurda oynasın kirlensin ,bırakalım sokak köpeğini sokak kedisini sevsin, bırakalım istediğini giysin altı kaval üstü şişhane olsun nolur yani. Emekliliği hiç gelmeyecek bir işçiyiz aslında yapacak o kadar çok iş var ki yukarıda saydıklarımı sıkıntı yapmaya hiç gerek yok. Çoğumuz izlemişizdir belki bakın bu filmde nasıl güzel tarif edilmiş annelik. Yapılacak iş çok...

Bugün benim üçüncü anneler günüm, pek bir mutluyum ısrarla saymaya devam ediyorum. Üretici firmaların prim yaptığı bir gün olmakla birlikte bu günün adının güzelliği bir anne olarak cezbediyor beni. Huzurum, mutluluğum, hayatımın dönüm noktası  güzel kızımın bana ilk 'anne' dediği günü hatırlıyorum ; ağzı kulaklarında sarıp sarmalaktan bebesini bunaltmış , hoplayan zıplayan bir haldeydim.
Kızım ,prensesim, bakışları çiçek dilleri balım, öpmelere doyamadığım bazen sarıp sarmalaktan bunalttığım , sevgisini kalbimde- soyut kavramını aştım- somut olarak hissettiğim, varlığını güzelliğini anlamını anlata anlata bitiremeyeceğim evlatcığım şükür sebebimsin Anneler Günü hediyemsin hergün akşamında eve girer girmez  bacaklarıma sarılarak ‘annem benim’ diyerek  hediyelerin en güzelini veriyorsun zaten. İyi ki varsın, iyi ki bizimsin..

6 Mart 2014 Perşembe

Nesli'm 2 yaşında..

Tam 2 yıl bitti ..
Neredeyse yolun yarısına geldiğim hayatımın bu küçük beden ile bu kadar değişebileceğini,
Çok daha farklı bir anlam kazanacağını,
Tüm benliğimi kuşatacağını,
Her adımda önceliğin sen olacağını,
Telaffuz edebildiğin tek bir kelimeye bile ailenin kahkahalar ve alkışlarla olağanüstü bir mutluluk hali ile karşılık vereceğini,
Sadece yüzündeki gülümsemenin bile huzur kelimesinin karşılığı olacağını,
Sebepli sebepsiz durumlar için hali hazırda bekleyen göz yaşım olacağını tahmin etmezdim.
Artık hepsi mevcut, korkularım aynı zamanda cesaretim oldun ..
Hiçbir kelime ile tarif edilemeyecek, hiç kimse ile eş değer tutulmayacak bir mutluluksun..
Ben bir anneyim; bunu kanıtlamak için bir uğraş içerisinde değilim, kimsenin anneligine laf etmem de.. Sadece kızım için iyi bir anne olmak gayretindeyim..Her akşam eve koşar adımlarla gelip soluk soluğa girerek belki kazandigim 5 dakikanın bile pek kıymetli olduğu doğrudur , her yeni gün karanlığa büründüğünde evladımın 'anne gelcek baba gelcek' diyerek kapılarda bekleyip bazen de ağladığını biliyor olmanın o dayanılmaz azabını yaşadığım dogrudur , her hafta sonunu kızımla yapışık geçirdiğimiz doğrudur, zamanın bize hiç bir gün yetmediği doğrudur, evladımın boğazımın düğümü olduğu doğrudur belki mesai saatinde bir resmine bakarken belki babaanneyle konuşurken arkadan gelen sesiyle, belki de güzelliklerinden bahsederken çözülür o düğüm, her daim hali hazırda bekler işte.. 
Iyi ki EVLAT sahibiyim, ayırt etmeden; Yaradana sonsuz şükürle.. Bana anneliği tattıran sen, seni bana veren sonsuzluğun sahibi yüce Allah..Ömrüm boyunca şükretsem az kalacak derecede bir mükafatsın.
Her anını doyasıya yaşamak için zaman yavaş ilerle..
Henüz yoğurdu döke saça yemene, dişlerini fırçalatmak için hoplayip ziplayip sebeklik yapmana, belli belirsiz çıkarttığın sana özel cümlelerin sende oluşturduğu masumiyetine , ve ninnilere dudaklarını yusyuvarlak yaparak eşlik etmene, her akşam iş dönüşü hoşgeldin annecim diye karsilamana, bir uff um oldu diye her gün istisnasız uff anne muck yapmana, mutluluk kahkahalarına, ağzını kocaman açıp ağlamalarına henüz doyamadım bebeğim..
Sanırım senelerce aynı kalsan da doyamayacağım. İyi ki varsın evlatcığım, iyi ki doğdun, iyi ki benim evladımsın Seni çok seviyorum..